Özet
Psikedelikler algı, biliş ve ruh halinde değişikliklere yol açabilen, halüsinojenik etki-
leri bulunan serotonin 5-HT2A reseptör agonistleridir. Bu derleme makalede, LSD,
dimetiltriptamin, meskalin gibi “klasik psikedelikler” sınıfına dahil olan psilosibin ve
psilosin’ in kimyasal ve farmakolojik özellikleri ile tedavide kullanım potansiyelleri
incelenmektedir. Psikedeliklerin tedavide kullanımlarına ilişkin çalışmalar ilaç en-
düstrisi tarafından uzun bir süre ihmal edilmişse de, yakın tarihli klinik araştırma-
lar özellikle psilosibin destekli psikoterapinin depresyon, kansere bağlı anksiyete,
tedaviye dirençli depresyon gibi endikasyonlarda etkili olabileceğini göstermiştir.
Psilosibin destekli tedavilerin umut vaat etmesi üzerine, FDA psilosibin’e tedaviye
dirençli depresyon için "Çığır Açan Tedavi" statüsü onayı vererek, mevcut tedavi
seçeneklerine göre avantaj gösterebileceğini kabul etmiştir. Yeni ilaç keşfine ilişkin
araştırma-geliştirme programlarının temel koşulları olan fon sağlama ve sağlık oto-
ritelerince belirlenen yasal düzenlemelere uyma zorunluluğu nedeniyle bu araştır-
malardan sağlanabilecek terapötik faydanın hastalara ulaşabilmesi, hükümetlerin,
ilaç şirketlerinin ve kâr amacı gütmeyen kuruluşların birlikte çalışmalarını gerekli
kılmaktadır. Psilosibin ile çok çeşitli psikiyatrik endikasyonlarda çok sayıda klinik
araştırma halen devam etmekte olup FDA nezdinde “yeni ilaç ruhsat başvurusu”
yapılması durumunda mevcut yasal sınıflandırmasında da değişikliğe gidilmesi söz
konusu olacaktır.
Anahtar kelimeler: Psikedelikler, sihirli mantarlar, Psilocybe, psilosibin, psilosin,
terapötik potansiyel
Özet
Amaç: Tıbbi bitkiler geleneksel halk tıbbında binlerce yıldır diyabet dahil çeşitli has-
talıklara karşı kullanılagelmiştir. Bu tıbbi bitkiler arasında bazı Centaurea türleri de
yer almaktadır. Bu çalışmada, Centaurea cuneifolia, C. kilaea, C. solstitialis subsp.
solstitialis ve C. stenolepis türlerinin kapitulum ve kapitulum hariç toprak üstü kı-
sımlarından elde edilen metanol ekstrelerinin α-glukozidaz ve α-amilaz enzimlerine
karşı antidiyabetik aktivitelerinin C. kilaea hariç ilk kez bilimsel ve karşılaştırmalı ola-
rak değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Centaurea türlerinden elde edilen metanol ekstreleri maseras-
yon yöntemi ile elde edilmiştir. Antidiyabetik aktivite, alfa-glukozidaz ve alfa amilaz
inhibitör aktivite gibi bilinen iki in vitro yöntemle gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: Ekstreler arasında, 164,30 ve 463,70 μg/mL’lik IC50 değerlerine sa-
hip Centaurea cuneifolia capitula (CCC) ve C. solstitialis subsp. solstitialis capitula
(CSSC) metanol ekstreleri, α-amilaz ve α-glukozidaz enzimlerine karşı en iyi inhibi-
tör aktiviteyi göstermiştir.
Sonuç: Bu çalışma, Centauera kilaea türü hariç diğer üç Centaurea türlerinin antiα-amilaz ve anti α-glukozidaza aktivitesine yönelik ilk çalışmadır. Bu sonuçlar, CCC
ve CSSC’nin alfa amilaz ve α-glukozidaz enzimlerine karşı inhibitör etkilere sahip
olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda, ekstrelerin genellikle α-amilaz enzimine
karşı aktif olduğu bulunmuştur. Ayrıca, Centaurea türlerinin sadece kapitulumla-
rının α-glukozidaz enzimine karşı etkili olması dikkat çekici bulunmuştur. Bununla
birlikte, antidiyabetik etkiyi tam olarak açığa çıkarmak için de in vivo çalışmalara ve
antidiyabetik etkiden sorumlu bileşikleri ortaya çıkarmak için biyoaktivite rehberli-
ğinde fraksiyonlama ve izolasyon çalışmalarına ihtiyaç vardır.
Anahtar kelimeler: Centaurea türleri, diyabet, antidiyabetik aktivite,
α-glukozidaz, α-amilaz
Özet
Amaç: Bu çalışmanın amacı, Phlomis fruticosa bitkisinden elde edilen ekstrelerin
antibakteriyel aktivitelerini belirlemektir.
Gereç ve Yöntem: Phlomis fruticosa bitkisinden Soxhlet yöntemi ile petrol eteri,
etil asetat, metanol ve metanol:su (70:30) ekstreleri elde edilmiştir. Ekstrelerin an-
tibakteriyel aktiviteleri disk difüzyon yöntemi ile belirlenmiştir. Antibakteriyel aktiv-
ite testi 50 mg/disk konsantrasyonda başlatılmıştır. Staphylococcus aureus, Bacillus
subtilis, B. cereus, Escherichia coli ve Pseudomonas aeruginosa bakterileri antibak-
teriyel aktivite testlerinde kullanılmıştır.
Bulgular: Dört ekstre içinde metanol ekstresinin 25 mm zon çapı oluşturarak Pseu-
domonas aeruginosa bakterisi üzerinde en yüksek aktivite gösterdiği belirlenmiştir.
Diğer ekstrelerin test edilen bakterilere karşı 6-12 mm aralığında inhibisyon zon
çaplarına sahip olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç: Bu çalışmada, P. fruticosa bitkisinin petrol eteri, etil asetat ve metanol:su
ekstrelerinin antibakteriyel aktivitesi ilk defa çalışılmıştır. Metanol ekstresinin P.
aeruginosa bakterisine karşı yüksek inhibisyon zon çapına sahip olması nedeniyle
aktiviteden sorumlu biyoaktif bileşiklerin ileriki çalışmalarda araştırılması gerekme-
ktedir.
Anahtar kelimeler:Phlomis fruticosa, ekstre, antibakteriyel aktivite, disk difüzyon
yöntemi, Soxhlet ekstraksiyonu
Özet
Amaç: Son yıllarda, kontrolsüz ilaç tüketimi nedeniyle artan patojen mikroorga-
nizmaların antimikrobiyal ajanlara karşı direnç göstermesi önemli bir sorun haline
gelmiştir. Bu bağlamda yapılan çalışmalarda, mikroalglerin bu sorunun çözümü için
büyük bir potansiyele sahip bir seçenek olduğu görülmüştür. Özellikle ekstrem ko-
şullarda büyüyebilen mikroalglerin, içerdiği farklı biyoaktif bileşenler sayesinde
antimikrobiyal özelliklerinin yanı sıra antikanser, antioksidan ve anti-inflamatuar
özellikler gösterebildiği belirlenmiştir. Bu çalışmada, Antarktika’nın Horseshoe Ada-
sı, Skua Gölü’nden izole edilen Chlorella variabilis YTU.ANTARCTIC.001 türü üzerine
odaklanılmış ve bu türün antimikrobiyal potansiyeli ilk kez kapsamlı olarak değer-
lendirilmiştir.
Gereç ve Yöntem: Çalışmada, farklı çözücüler (etanol, metanol, DMSO ve su)
kullanılarak hazırlanan ekstrelerin hem antibakteriyel hem de antifungal etkileri
sistematik olarak analiz edilmiştir.
Bulgular: Bu çalışmanın sonuçları, Antarktik mikroalg ekstrelerinin Bacillus cereus
ve Botrytis cinerea’ya karşı en yüksek antibakteriyel ve antifungal aktiviteyi göster-
diğini ortaya koymuştur.
Sonuç: Çalışmanın sonucunda, elde edilen ekstrelerin kozmetik ve farmasötik gibi
endüstrilerde antimikrobiyal ajanlar olarak kullanılabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar kelimeler: Antarktika, mikroalgler, Chlorella variabilis, antibakteriyel ak-
tivite, antifungal aktivite.
Özet
Amaç: Çalışmada eczanelerde gıda takviyesi olarak satılan bitkisel içerikli şurupların
çeşitli Gram pozitif ve Gram negatif bakteriler üzerindeki antibakteriyel aktivitelerinin
tespit edilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Çalışma kuyu difüzyon ve sıvı mikrodilüsyon yöntemleri ile yetiş-
kinlerde kullanımı tavsiye edilen 3 farklı bitkisel içerikli şurubun Escherichia coli ATCC
25922, Klebsiella pneumoniae ATCC 700603, Staphylococcus aureus ATCC 29213 ve
Bacillus cereus ATCC 14579 bakterileri üzerindeki antibakteriyel aktiviteleri incelenir-
ken, 4-11 yaş arası çocuklarda kullanımı tavsiye edilen 3 farklı bitkisel içerikli şurubun
ise Escherichia coli ATCC 25922, Salmonella typhimurium ATCC 14028, Staphylococ-
cus aureus ATCC 29213 ve Enterococcus faecalis ATCC 29212 bakterileri üzerindeki
antibakteriyel aktiviteleri incelenmiştir.Bulgular: Çalışma sonuçlarına göre yetişkinlerde kullanımı tavsiye edilen bitkisel
içerikli şurupların hepsinin, çocuklarda kullanımı tavsiye edilen bitkisel şurupların ise
yalnızca bir tanesinin çalışmada kullanılan bakteriler üzerinde antibakteriyel aktivite-
ye sahip olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada antibakteriyel aktivitenin belirlenmesinde
kullanılan yöntemlerden elde edilen veriler karşılaştırıldığında kuyu difüzyon yöntemi
ile antimikrobiyal aktivite tespit edilemezken sıvı mikrodilüsyon yöntemi ile farklı bit-
kisel içerikli şurupların farklı bakteriler üzerinde çeşitli konsantrasyonlarda antibakte-
riyel aktiviteye sahip oldukları belirlenmiştir.
Sonuç: Çalışma sonuçları gıda takviyesi olarak kullanımı tavsiye edilen bitkisel şurup-
ların çeşitli enfeksiyon hastalıklarına neden olabilecek Gram pozitif ve Gram negatif
bakteriler üzerinde antibakteriyel aktivitelerinin mevcut olduğunu ortaya çıkarmakta-
dır. Ayrıca çalışmadan elde edilen bulgular söz konusu antibakteriyel aktivitenin belir-
lenmesinde kullanılan yöntemin de önemini ortaya koymaktadır. Çalışma sonuçlarına
göre kuyu difüzyon yönteminin antibakteriyel aktivitenin tespit edilmesinde yeterli
olmadığı tespit edilmiştir. Sıvı mikrodilüsyon yöntemi, farmasötik ürünlerin farklı kon-
santrasyonlarının antibakteriyel aktivitelerini tespit etmekle birlikte, kuyu difüzyon
yöntemine göre daha duyarlı bir yöntem olarak belirlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Antibakteriyel aktivite, bitkisel içerikli gıda takviyeleri, kuyu di-
füzyon yöntemi, sıvı mikrodilüsyon yöntemi